24 Kasım 2009 Salı

Öğretmenim canım benim canım benim...

Bugün öğretmenler günü. Doğum izni öncesinde okuldaki son 3 günüm. Düşünüyorum da kimler geldi, kimler geçti. Üniversiteden tut ilkokula kadar bir çok öğrencim oldu. Ne çok anı biriktirdim. Mesleğimi seviyorum, insanlara daha önce bilmedikleri ya da farkında olmadıkları şeyleri göstermeyi, onların hayatlarında bir değişiklik yaratmayı....

Şimdi de minik bir kız gelip benim hayatımı sonsuza kadar değiştiriyor. Kızımı artık çok özledim. Gelsin artık da sevelim. Kızım şu anda 33- 34 hafta arasında bir yerlerde. Herkes 11 kilo aldığımı duyunca çok fazla almış görünmediğimi demek ki bebeğin aldığını söylüyor, bu hem çok iyi bir haber hem de korkutucu - doğum faslı düşünülürse yani ): Kızım geçen sefer 2 kilonun biraz üzerindeydi. Bugün doktora gideceğiz, bakalım neler olmuş son görüşmemizden bu yana.

Şu anda İmge'ciğim ağırlık olarak iri bir ananas kadar oldu. Cildindeki kırışıklıklar her geçen gün azalıyor ve uzaylı görüntüsü kayboluyor artık. Kafatasındaki kemikler hala birbirine kaynamış değil çünkü ikimizin de önünde hala bir doğum ve doğum kanalından geçiş serüveni var ve kanaldan geçerken kemiklerin üst üste binebilmesi önemliymiş. Hatta bazen kanaldan geçiş sırasında o kadar basınç olabilirmiş ki bazı bebekler koni şeklinde bir baş ile doğabiliyormuş. "Merhaba uzaylı, biz dostuz" :pppp Ama bunda korkacak bir şey de yokmuş çünkü bir gün içinde düzeliyormuş. Duru'dan ve Ada'dan hatırlıyorum, bılgıldağında damarların atımı görülebiliyor bebeklerin. Ne kadar inanılmaz bir şey bu ya! Annem ilk bebeği öldüğü için benim üzerime çok titremiş. Ben uyurken nefes alışlarımı sayarmış başımda bekleyip. Gerçekten de insanın öyle yapası geliyor,hem çok kırılganlar hem de çok güçlüler bu bebek milleti. Ha tabii kafa kemiklerinin kaynamamasının bir başka nedeni de daha sonra büyümeye imkanı olsun ve büyüyen beyne yer açılsın diyeymiş.

Hani bebeklerin anne karnında hıçkırdığından bahsetmiştim ya, İmge'yi son on gündür neredeyse aralıksız 3- 4 dakika süren hıçkırıklar tutuyor. Bunlar solunum pratiği yerine geçtiği için çok da tedirgin olmuyorum ama kıyamıyorum, yazıııııkkkkk. Elimi karnıma koyduğumda ritmik hıçkırıklarını rahatlıkla hissedebiliyorum, kıyamıyorum ona.
Artık İmge uyanıkken gözlerini açıp, uyurken kapatıyormuş. Tırnakları parmak uçlarına kadar uzamış kızımın. Ayyyy keselim hemen çizmesin bir yerlerini. Yandaki resim ne kadar da güzel. Zavallı kuzular böyle sıkışık nasıl yaşıyorlar ki!!!

Ayrıca bendeki antikorlar ona da geçmeye başladığından artık ufak tefek enfeksiyonlarla mücadele edebilecek kadar bağışıklık sistemi gelişiyor İmge'nin. Boyu 45 cm. civarlarında oluyormuş bu haftadaki bebeklerin. Kısacası artık kızım bir yenidoğan gibi davranmayı öğrenmiş durumda, yalnız durum bu ise işim zor olacak çünkü hala ters ritimde yaşıyoruz onunla. Geceleri uyanık, gündüzleri ise uyuyor İmge. Umarım doğana kadar bu biyolojik saatini yeniden kurar yoksa..."uykusuz her gece...yorgun ölesiye....." lay lay lom :) Benim şu andaki görüntüme gelince, sanırım İmge doğduktan sonra uzunca bir süre böyle bakımlı görünemeyeceğim. Şu sıralar kendimi gayet iyi ve güzel hissediyorum. Mide yanmaları aşırı boyutlara ulaşmış olsa da bu haftadaki bir hamile için aslında gayet iyi durumda olduğumu düşünüyorum. Yemek seçmiyorum ama daha az ve sık yiyorum çünkü yerim yok, istesem de fazla yiyemiyorum, yesem de ardından feci şekilde cezalandırılıyorum :) şişkinlik, cilt lekesi, yok efendim diş etlerinde nodüller, su toplama hiç biri yok çok şükür.

Hastaneme karar verdim, Ankara'da Mesa hastanesinde doğum yapacağım. Oradan Dr. Burcu hanımdan randevu aldım. 1 Aralık'ta gideceğim, henüz tanışmadım kendisiyle. Umarım duyduğum gibi iyi bir doktordur da içime siner. Son anda doktor değiştirmek istemiyorum çünkü. Hastane hakkında da çok iyi şeyler duydum zaten Burcu da orada doğum yapmıştı. Referanslar iyi yani. Anne adaylarına da çok güzel eğitimler veriyorlar. Yer bulabilirsem, normal doğum, emzirme ve doğumda nefes teknikleri derslerine katılacağım. Süper bir şey walla. Her şey Ekin'in zamanından bu zamana ne kadar değişmiş. O zaman 2li test diye bir şey yoktu bile :) İşte bir aksilik olmazsa kızım karnımdayken bu kapıdan gireceğiz ve sonra onu kucağımda çıkaracağım hastaneden, yine bu kapıdan... Acaba kar yağmış olur mu o gün? Doğumdan sonraki ruh halim nasıl olur? Kızım nasıl olur? Merak ettiğim o kadar çok şey var ki. Aslında en doğrusunu dün komşum Emine hanım söyledi, Ayet-El Kürsi'yi oku ver her şeyi akışına bırak dedi...Benim de niyetim o!



2 yorum:

Basak dedi ki...

heyecanla bekliyorum. doğumdan sonra ankara'da kalacaksan, görmek isterim seni ve İmge'yi.

Yıldız Tozunun Marifetleri dedi ki...

Gel tabii Başak'cığım. Biraz kalacağız Ankara'da. Biraz paranormal activity hem bana hem de bebeğe iyi gelir :)))