26 Kasım 2009 Perşembe

Üzüntü ve Muz kabuğu....


Bugün garip bir hüzün içindeyim. Yarın bayramın birinci günü ve biz Ankara'ya gidiyoruz. İmge'yi orada bekleyeceğim ve kızımla birlikte döneceğim bir dahaki sefere evime...Bilmiyorum, karışık bir duygu. Bir yandan heyecanlıyım bir yandan da İmge'nin babası bayramdan sonra dönmek zorunda olduğu için hüzünlü...Keşke birlikte bekleyebilsek kızımızı. Gerçi doğuma az bir zaman kala o da gelecek ama olsun, ayrı olmaya çok alışkın değiliz ki biz :) Doğumda onun da olması bana çok büyük güven verecek.

İmge bu hafta artık 34 haftalık oldu. Yani it's official! sadece 40 gün yani 1.5 ay ya da 6 hafta kaldı. Zaman algısı çok değişken oluyor hamilelikte. Aynı süreyi bugün öğlen düşündüğümde daha asırlar var gibi gelmişti, şimdiyse hemen yarın o süre bitecekmiş gibi panikliyorum. İmge şu anda büyükçe bir kavun kadar oldu :) Her ne kadar akciğerleri gelişmeye devam etse de artık doğarsa yaşama şansı %99. Bunu
bilmek o kadar rahatlatıcı ki. Yağ depolamaya devam ediyoruz. Bu kendi vücut ısısını kontrol edebilmesi için çok önemli. Resimlerde 34 haftalık 2 bebek var. İkisi de tam İmge'nin şu anda olduğu kadar. Aşağıdaki şpkalı minik oğlan 34 hafta 5 günlükken doğmuş ve 1980 grammış. Kızım şimdiden onu geçmiş bile - good girl :) Tamam kızımın bu kadar büyümüş olmasını bilmek harika ama ben gözümle görsem de hala inanamıyorum ki....Belki de doğum öncesi izne o nedenle ihtiyaç var. Konsantre olmalıyım, artık hamile olduğumu 'idrak' etmeliyim. Çünkü I am still in some sort of denial :)


Bugün internette faideli bir bilgi okudum. Bazı sabahlar hala yan yatmış olarak uyanıyorum ama sanki karnımın üzerine çok ağırlık veriyormuşum gibi hissedip endişeleniyordum. Ama okuduğum site bebeğin akvaryumdaki bir balık gibi olduğunu ve benim yatış pozisyonumdan etkilenmediğini söylüyor. Çok rahatlatıcı :) Yine de en rahat yatış biçimi sol yan, ya da sağ yan... Ben artık hastane yatağı gibi arkamı 3 yastıkla destekleyip öyle yatıyorum. Bu bana işkence eden reflüye de iyi geliyor. 2 gün önce gece yarısı evde inleyerek dolaştım. Gerçi bunun sorumlusu sadece hamilelik nedeniyle her yanı gevşeyen zavallı bedenimin ve dolayısıyla mide kapakçığımın durumu değil, dayanamayıp yediğim lahana turşusu! Ama ne yapabilirim canım çok istiyorrrr. Bedenimin her yerinin çivisi çıkmış gibi hissediyorum bazen. Fön çektirmeyeli hayli zaman oldu, kaşlarım neanderthal atalarıma yaklaştı. Pedikür mü? Ayaklarımı son 3 aydır görmüyorum ben, çok yorulunca ağrımasalar hala orada olup olmadıklarından bile emin olamayacağım.

Bir de artık önümüzdeki haftadan itibaren bir ara İmge'nin başı pelvise yerleşecek ve bebek aşağıya inecekmiş. Bu durumu 'bacaklarınızın arasında karpuz taşıyormuşsunuz gibi..." diye tarif ediyorlar. Hamleliğin sürprizleri hiç bitmiyor, tanrım!!! :)

Bugün resmi olarak iş yerinden doğum iznine ayrıldım. Aslında çok üzüldüm, bu kadar üzüleceğimi tahmin etmemiştim. Ama artık işi gücü bırakıp bebeğime biraz daha yoğunlaşmam gerekiyor ve her gün okula gidip akşama kadar deli gibi çalışırken bu pek mümkün olmuyordu.

Neyse bir sonraki post Ankara'dan olur artık.... Şimdi biraz gidip kızımla konuşayım, saati geldi, uyandı. Akşam oldu ya...başladık artık :)


Hiç yorum yok: