29 Mayıs 2009 Cuma

Sürünüyorum

Bunda sonra günlüğüme her seferinde o anki moduma uygun bir şarkının ismini vereceğim. Şu anda şarkımız Gülden Karaböcek'ten "Sürünüyorum". Cause this is what I have been doin' for the last 2 weeks.
Yıldız tozu kararlı ve yerini seviyor. 26 Mayıs Salı günü gidip minik kalbini de gördük. Pıt pıt atıyordu azimle. İnanılmaz bir andı... Bence doktorlar ekranda o görüntüyle anneyi - ve babayı- bir iki dakikalığına yalnız bırakmalı. O öyle büyülü bir an ki, 3. bir kişi hiç yakışmıyor. Bana kalsa ben 2. kişiyi de (!) o an istemeyebilirdim. O kadar öyle bir andı işte! Yıldız tozu şu anda 7 haftalık. Kendisi bir blueberry kadar oldu ve tam bir alien görüntüsünde. Kolları ve bacakları zaten oluşmaktaydı bu hafta elleri ve ayakları da beliriyor. Göz kapaklarının ardında gözleri şekil alıyor ve hatta bir miktar renk bile var irisinde. Acaba ne renk olacak gözleri? Yeşil olmasını ister miyim, evet isterim. Narsistim, evet! :)


Yıldız tozu beni süründürüyor. 8mm'lik bir canlının 68 kg'lık bir canlıya bunu yapabilmesi inanılmaz doğrusu! Aşermeler, bulantılar, gebeliğin ilk 3 ayıyla ilgili ne kadar nahoş şey varsa hepsinden geçiyoruz birlikte. Beş dakika önce yemezsem öleceğimi düşündüğüm bir şey istiyorum, çılgınlar gibi yiyorum, beş dakika geçiyor yediğim şeyden nefret ediyorum ve midem bulanıyor. Hayat kabus! Mevsim gereği şu anda her tarafta dut var ama ben denk getirip de yiyemedim. Marketlerde de satılmıyor burada. Ah Yıldız Tozu ah! Sürünüyorum evet...




Birinci doktor ziyareti


Birinci doktor ziyaretinde zaten pek bir şey olmamış. Doktor her şeyin yolunda olduğunu ve kalp atışlarını görmek için 2 hafta (2 KOCA HAFTA) beklemek gerektiğini göndermiş. Yıldız Tozu görünemeyecek kadar küçükmüş o zaman. Gerçi her şeyi çoktan oluşmuşmuş ama daha bir haşhaş tohumu kadarmış, hadi bilemedin bir susam tanesi kadar. kendisi ise aşağı yukarı şöyle bir şeymiş. Gerçekten de Yıldız tozuna benzemiyor mu? Uzaylı olduğu kesin, ama hangimiz değil ki :)



Ne kadar yapmayacağım dediği şey varsa tabiiki yapmaya başlamış Yasemin. Internette saatlerce okumak, diğer insanların deneyimleriyle kendisininkini karşılaştırmak vs. Oysa o da çok iyi biliyormuş ki her embryo kendine özgüymüş...

Yıldız Tozundan mesaj var

Sonra aradan bir kaç zaman geçmiş... Yasemin Kapadokyaya gitmiş...olan bitenden habersiz dağ bayır gezmiş, keçi gibi peribacalarına tırmanmış. Dönmüş... Hiç aklında yokmuş aslında Yıldız Tozunun o ay ziyarete geldiğinden. Ama test öyle demiyormuş... O kadar inanamamış ki 2 gün bekleyip tekrar test etmiş. Yine pozitif! Allah Allah...Yoksa gerçek mi? O kadar şaşırmış ki "Ben acaba bunu uyduruyor muyum" diye akına geldikçe gidip gidip sonuca bakmış. hayır işte her iki testte orada vitrinin içnde (!) :p duruyormuş. Birisinin tarihi 29 Nisan diğerininki de 02 Mayıs, 2009'muş. ve her ikisi de Yıldız Tozunun orada olduğundan kesinlikle eminmiş.

Normalde filmlerde bu sahne hep başka türlü olur. Eşler birbirine sarılır, ne bileyim ağlar belkide. Hiç öyle olmamış Yıldız Tozunun babasının bunu öğrenişi:


Y: Okul bugün çok yorucuydu.
A: Hmm. Yine neler oldu bakayım.
Y: Hiç, hep aynı şeyler. Bugün test yaptım.
A: Ne testi?
Y: Gebelik testi. Pozitif çıktı.
A: Hmmm. Hayırlısı olsun.

Yıldız tozunun bize önceki şakası çok daha ağır gelmiş ikimize de anlaşılan. Kalp atışı görmeden sevinmeme konusunda o an sözsüz bir karar almıştık sanki.


Yasemin ve Yıldız Tozu Kapadokya'da...

Yıldız Tozu gelmeden önce...


Bir zamanlar birbirini çok seven bir kadın ve bir erkek varmış. Çoook çok zor olmuş kavuşmaları. O kadar zor olmuş ki, nikah davetiyelerine bile "Çok şükür, çok şükür bugünü de gördük" yazmışlar. Öykülerini bilen dostları ile birlikte gülmüşler bu mesaja... ama Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun misali bir öyküleri olmuş. Dile kolay yıllarca beklemişler...Ama bu konu bu bloğun değil,Yasemin'in ileride çıkacak olan bir kitabının konusu...O yüzden burada keselim.


Bir araya gelince hep hayalini kurdukları o yıldız tozuna kavuşmalarının zamanı geldi diye düşünmüşler. Hayallerinde büyüttükleri yıldız tozunu yanlarına alıp büyütmek istemişler artık...

Sonra bir gün; Yıldız Tozu çalar gibi olmuş kapılarını. Havalara uçmuşlar. Ama belki biraz erken sevinmişler. Yıldız tozu o sefer gelmemiş. Doğru zaman o zaman değilmiş. Yasemin çok ağlamış, ultrason ekranındaki boş gebelik kesesine bakarken (yandaki resim gerçeği değil, temsilidir.) Ama biliyormuş, yıldız tozu bekletse de kesin gelecekmiş. Çoookk çok eskiden kalmaymış bu konudaki kavilleri.

Sonra...sonrası hep beklemekle geçmiş...ama yıldız tozu akıllı bir bıdıkmış. Çok üzmemiş, emin olunca çok istendiğinden, beklendiğinden Nisan ayında gidip yuvasına konuvermiş. Yasemin'in öğrenmesine daha biraz zaman varmış ama... Yıldız tozu muzip olduğundan kıs kıs gülmüş Yasemin'e, o herşeyden habersiz dolaşırken.